İyon değiştirici reçinelerle yumuşatma, insan tüketimine yönelik suların arıtılmasında resmi makamlarca kabul edilen işlemlerden biridir. Ek olarak çok sert suya sahip bazı şehir ve bölgelerde, su şebekesi üzerinden su, dağıtım öncesinde yerel içme suyu şirketi tarafından bazen kısmen yumuşatılır. İyon değişimi ile suyun bileşimi değiştirilir. Kalsiyum ve magnezyum sodyum ile değiştirilir. Sodyum için şu anda geçerli olan gösterge değeri litre başına 200 miligramdır. Başlangıç sertliği örneğin 30°fH (ki bu çok yaygın bir sertliktir) ile 6°fH arasında olan sert su yumuşatılırken, bir litre suya sadece 110 mg sodyum eklenir. Bir yetişkinin normal diyeti günde 6.000 mg tuz içerir (+3.500 mg sodyuma karşılık gelmektedir); düşük tuzlu bir diyette 1.000 ile 2.000 mg arasında tuz önerilir. Bu örnekte – ve bu aynı zamanda genel bir kural olarak da geçerlidir – sodyum girişinin yaklaşık %98’inin diyetten, %2’sinin su yumuşatılmasından geldiği görülmektedir. Ülke bazında belirlenen son içme suyu düzenlemeleri için lütfen yerel mevzuata bakın veya ülkenizdeki bir Hydro@Home su uzmanıyla iletişime geçin.

Durgun suda bakteri üremesi artar, bu yalnızca doğanın bir kanunudur. Bir şişe suyu bir süre açık bırakırsanız, hızla bakteriler için gerçek bir üreme alanı haline gelir. Hiç kimse bunda bir sorun görmez ve görmemekte de haklıdır! Ancak su yumuşatıcılarda su, günlük olarak dolaşır; bu da suyun çok nadir olarak durduğu anlamına gelir. Öte yandan, su yumuşatıcı uzun süre kullanılmayacaksa (örneğin tatil döneminde), tüm tesisat sistemindeki musluklardan cihaz suyunun birkaç dakika akıtılarak cihazdaki suyun tahliyesi tavsiye edilir. Şanslıyız ki, insan vücudu çok çeşitli türde milyonlarca bakteri barındırır. Bu bakteriler yaşayabilmemizi sağlarlar. İçme suyu çok az zararlı bakteri içerir ve bağışıklık sistemimiz onları etkisiz hale getirmek için iş başındadır. Bu nedenle tüm dünyada uzmanlar, ek su arıtma ekipmanlarında bakteri üremesinin insan sağlığına hiçbir şekilde tehdit oluşturmadığı görüşündedir. Ayrıca, su yumuşatma önleyici bir tedavidir. Su borularında ve kazanlarında kireç birikmesi önlenerek, lejyonella gibi bir dizi tehlikeli bakterinin büyümesi engellenir; kalsiyum birikintileri sonuçta bu organizmalar için ideal bir üreme alanıdır.

Bazı granit alanlarda doğal olarak bulunan yumuşak su, sıhhi tesisat için oldukça agresif ve bazen aşındırıcıdır. Ancak yumuşak su, yumuşatılmış (“kireçten arındırılmış”) su ile karıştırılmamalıdır! Bu iki tür su mineral bileşimlerinde önemli ölçüde farklılık gösterirler. Doğal yumuşak suda sadece az miktarda sertlik mineralleri bulunmaz, aynı zamanda az miktarda çözünmüş genel mineraller bulunur ve bu nedenle su boruları etkilenebilir. Öte yandan yumuşatılmış su, orijinal olarak sert sudur ve bu nedenle mineraller açısından zengindir. Yumuşatma, kalsiyum ve magnezyum içeriğini azaltır ve böylece kireci önler, ancak çözünmüş mineral miktarını değiştirmez. Böylece yumuşatılmış su, yumuşatma işlemi öncesindeki halinden daha fazla aşındırmaz. Yumuşak suyun yararlarını sunar, ancak dezavantajlarını sunmaz. Borular için çok az kalıntısal sertlik iyi olsa da, “kireç tabakasının” korozyona karşı garantili koruma sağladığını düşünmek doğru değildir. Her şeyden önce, bu kireç tabakası boru şebekesinde homojen bir şekilde oluşturulmadığından; bazı yerlerde bulunmayacak, bazı yerlerde aşırı miktarda bulunacaktır. Ayrıca, aslında kireç tortusunun tetiklediği birkaç başka korozyon türü de vardır; bu nedenle, insanlar yanlış bir şey olmadığını düşünürken, tamamen farklı nedenlerle kireç tortusu altında aşınma devam ediyor olabilir!

İnsan tüketimine yönelik su ile ilgili Avrupa içme suyu direktifleri, sertlik, kalsiyum veya magnezyum içeriğine ilişkin herhangi bir referans içermemektedir. Yumuşatma işleminde kalsiyum ve magnezyum iyonlarının yerini alan sodyum içeriği, aynı Avrupa içme suyu kılavuzlarında sadece bir “gösterge parametresi” olarak tanımlanmıştır ve bu nedenle suyun içilebilirliği için belirleyici değildir. Şehir suyu dağıtım firmaları, sertliği büyük ölçüde coğrafi ve jeolojik kökene bağlı olan sular sağlamaktadır; bazı sular özgün hallerinde çok yumuşak, bazıları ise çok serttir. Tüketici, bütçesi veya beklediği içim konforuna bağlı olarak, su şirketi tarafından sağlanan suyu, kısmen veya tamamen yumuşatmakta serbesttir. Bu Avrupa direktifinin uygulanması ile çoğu ülke bu noktada Avrupa içme suyu direktiflerini takip etmiştir. Bazı ülkelerin (örneğin Belçika) yerel içme suyu yönetmelikleri, suyun minimum sertliğinden bahsetmektedir, ancak bu, yalnızca su şirketleri tarafından halka açık boru hattı ağı aracılığıyla son kullanıcıya sağlanan su için geçerlidir ve bu nedenle, son kullanıcının kendisi için geçerli değildir. Diğer (AB üyesi olmayan) ülkelerde belirlenen içme suyu düzenlemeleri için lütfen denetim yerel mevzuata bakın veya ülkenizdeki bir Hydro@Home su uzmanıyla iletişime geçin.

Hava ile birlikte su da en yaşamsal unsurlardan biridir. Bu nedenle su yumuşatıcı, takıldıktan sonra unutulabilecek bir cihaz değildir. Ancak pratikte bu durum, su yumuşatıcının otomatik çalışması ve kurulum yeri nedeniyle bazen daha sık yaşanır. Ancak su yumuşatıcının düzenli olarak takip edilmesi önemlidir. Örneğin, son kullanıcının su yumuşatıcı rejenerasyon tuzu deposunu düzenli olarak doldurması gerekir. Aksi takdirde, belirli bir süre sonra su yumuşatıcının tuzu biter, bu nedenle artık rejenerasyon gerçekleşmez ve bunun sonucunda su yumuşatılamaz. Su yumuşatıcınıza düzenli bakım yapmamak da arızalara neden olabilir; bu nedenle son kullanıcının bir profesyonel yetkili servis ile bakım sözleşmesi imzalaması önemle tavsiye edilir.